Tez Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe İşten ayrılma sebeplerinin DEMATEL yöntemi ile önceliklendirilmesi ve iyileştirme önerileri(Tarsus Üniversitesi, 2024) Zateri, Özgür; Akcan Yetgin, Serapİşletmelerde işe alınan personelin devamlılığı işletmeler açısından büyük öneme sahiptir. İşe alınan personel işten ayrıldığında çıkış işlemlerinin yönetilmesi ve değerlendirilmesi insan kaynakları departmanının sorumluluğundadır. İşletmelerde, işe alınan personeli geliştirmek için, personele verilen eğitim ve çeşitli yatırımlardan oluşan maliyetler söz konusu olmaktadır. Bu maliyetlerin azaltılması için işten ayrılan personelin ayrılmasına sebep olan etkenlerin belirlenmesi ve analiz edilmesi çok kıymetlidir. Bu çalışma, bir imalat işletmesinde çalışan, katma değerli ve vasıflı olan mavi yakalı personellerin işten ayrılma sebeplerini incelemek amacıyla oluşturulmuştur. İşten ayrılma sebeplerini belirlemek için işletme yönetiminden oluşan 20 kişilik bir ekip kurularak, balık kılçığı diyagramı oluşturulmuştur. Balık kılçığı diyagramı ile kritik pozisyonda çalışan 75 çalışanın işten ayrılma niyetinin nedenlerini anlama yönünde ikili karşılaştırma anketi uygulanmış ve DEMATEL yöntemi ile işten ayrılma kriterlerinin ağırlıklandırılmaları belirlenmiştir. Sonuç olarak; işten ayrılma sebeplerinde en çok ağırlığa sahip olan kriterler için iyileştirme çalışması yapılmış ve tüm kriterler için çözüm önerileri sunulmuştur.Öğe Ejektör destekli iki kaynaklı ısı pompasında güneş enerjisinden faydalanmayı artırmak için ısıl enerji depolama kullanımının incelenmesi(Tarsus Üniversitesi, 2025) Duman, Necdet; Erdinç, Mehmet TahirÜlkelerin artan enerji talebinin üstesinden gelmek için enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji, enerji stratejisinin en önemli bileşenleridir. Farklı sektörler arasında binaların enerji talebi önemli ölçüde artmıştır. Konutlardaki enerji talebinin yarısından fazlası alan ve su ısıtması ile ilişkilidir, bu nedenle alan ve su ısıtmasında verimliliğin artırılması ve yenilenebilir enerjinin kullanılması önemli bir katkı sağlayabilir. Isı pompası teknolojisi, elektrikli ısıtıcılara kıyasla düşük elektrik tüketimi nedeniyle konutların ısıtılması için cazip bir seçenektir. Bu çalışmada, ejektör destekli, güneş ve hava kaynaklı bir ısı pompası sisteminin performansı, bir ısı deposu kullanılarak analiz edilmiştir. Sistem, kış koşullarında çalışacak şekilde tasarlanmış ve düşük çevresel etki ile yüksek enerji verimliliği hedeflenmiştir. Farklı ısı değiştiricisi ve tank sıcaklıklarının COP ve COP artışı üzerindeki etkileri incelenmiş, optimum çalışma koşulları belirlenmiştir. Ayrıca, R1234yf ve R717 soğutucu akışkanlarının performansları karşılaştırılmıştır. Sonuçlar, her tank sıcaklığı için belirli bir optimum ısı değiştirici sıcaklığının bulunduğunu göstermiştir. R717, düşük sıcaklıklarda daha yüksek COP değerleri sunarak enerji verimliliği açısından avantaj sağlamıştır. İstanbul ili için yapılan günlük analizde, kış şartlarına rağmen PV/T kolektörlerinin %40'a ulaşan termal verim ile ısı deposunu etkili şekilde şarj ettiği görülmüştür. Kullanılan 30 m2 alana sahip PV/T kolektörlerin elektrik çıktısı olarak anlık 1 kW değerine ulaşan elektrik üretimi de sağladığı görülmüş olup, bu da şebekeden çekilen enerji miktarını azaltarak sistemin çevresel sürdürülebilirliğe katkıda bulunduğunu ortaya koymuştur. Ekserji analizlerinde en yüksek kayıplar PV/T ünitesinde meydana geldiği görülmüştür. Çalışmanın bulguları, ejektör destekli ısı pompası sistemlerinin enerji verimliliğini artırma ve çevresel etkileri azaltma potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir. Gelecekte, ısı deposunda faz değiştiren malzemelerin entegrasyonu, farklı iklim koşullarında performans testleri ve yeni nesil soğutucu akışkanların kullanımı gibi iyileştirmelerle bu sistemlerin daha geniş uygulama alanlarında değerlendirilmesi önerilmektedir.Öğe Organik rankine çevrimi ve buhar sıkıştırmalı soğutma çevrimi destekli fotovoltaik termal sistemin termodinamik analizi(Tarsus Üniversitesi, 2025) Durmaz, Sümeyye Büşra; Çerçi, Kamil NeyfelBu tez çalışmasında, Organik Rankine Çevrimi (ORÇ), buhar sıkıştırmalı soğutma çevrimi (BSSÇ) ve fotovoltaik termal (FVT) sistemin kombine çalıştırıldığı hibrit bir sistemin termodinamik analizi yapılmıştır. ORÇ-BSSÇ ünitelerinde sırasıyla R290, R1234yf ve R1233zd(E) iş akışkanları kullanılmıştır. ORÇ ünitesindeki ısıl enerji kaynağının jeotermal ısı kaynağı olduğu varsayılmıştır. Sistemde birçok çalışma ve tasarım parametresinin sistem performans indikatörlerine etkileri incelenmiştir. Akış debisindeki artış FVT yüzey sıcaklığını düşürerek elektrik üretimini arttırmıştır. Ancak akış debisinin artması soğutma yükünü ve buna bağlı olarak kompresör güç tüketimini arttırmıştır. Panel sayısının artması daha fazla soğutma kanalı kullanılmasına sebep olmakta ve bu da soğutma yüküne bağlı olarak kompresör güç tüketimini arttırmaktadır. Ancak daha yüksek panel sayısı daha çok elektrik üretimine sebep olmuştur. FVT kolektöre giren akışkanın sıcaklığının artması soğutma kapasitesini azaltırken, FVT ünitesinin elektrik üretimini arttırmıştır. Jeotermal ısı kaynağı sıcaklığının artması genel olarak performans indikatörlerini iyileştirmiştir. Güneş ışınımındaki artış daha çok elektrik üretimine sebep olurken, soğutmaya harcanan enerjinin de artmasına sebep olmuştur. Son olarak ORÇ debisinin etkisi incelenmiş ve 80 °C'deki ısı kaynağı için 10 kg/s'de çalıştırılacak bir ORÇ ünitesinin gerektiği teorik analizlerde ön görülmüştür. Günlük analizlerde FV panellere göre FVT kolektörler sayesinde %26,70 kadar daha fazla elektrik üretimi sağlanmıştır. Ayrıca sistemdeki toplam elektrik üretiminde en yüksek değerler R1233zd(E)'nin kullanıldığı durumlarda elde edilmiştir.Öğe Modeling of material removal rate and surface roughness in CNC milling of AISI 1040 steel plate using grey-fuzzy algorithm(Tarsus Üniversitesi, 2024) Biratar, Ahmet; Eşme, UğurBu tez çalışmasında AISI 1040 çeliğinin CNC (Bilgisayar Destekli Tasarım Ve Modelleme) Yüzey Frezeleme ile işlenmesinde yüzey pürüzlülüğü ve talaş kaldırma miktarı, Gri Bulanık Algoritma ile Taguchi L16 ortoganal dizilimi kullanılarak optimize edilmiştir. Çalışmada ilk olarak deney parçaları CNC tezgâhında HSS Ø 20mm parmak freze ile belirlenen kesme parametreleri doğrultusunda işlenmiştir. İşlem parametreleri kesme hızı olarak 47.10, 62.80, 78.50, 94.20 mm/dak, kesme derinliği olarak 0.5, 0.75, 1, 1.25 mm, kesme metodu olarak zig-zag, morph spiral, one way zig, tezgah mili devir sayısı olarakta 750, 1000, 1250, 1500 dev/dak değerleri kullanılmıştır. Yapılan deneylerde ortalama pürüzlülük değeri (Ra) ve talaş kaldırma miktarı (Mrr) değerleri ölçülmüş ve bu değerler Gri bulanık algoritmanın girdi parametresi olarak belirlenmiştir. Ra ve Mrr' nin çıktı parametresi olarak ise GRG (grey relation grade) kullanılmıştır. Girdi ve çıktı değerleri üyelik fonksiyonu şeklinde matematiksel kümeler biçiminde ifade edilmektedir. Bu alt kümeler "endüşük-düşük-orta-yüksek-dahayüksek-enyüksek" isimleriyle adlandırılmıştır. Girdi ve çıktı değişkenlerinin her bir alt kümesi fuzzy toolboxta mamdani çıkarım modellemesiyle bulanıklaştırılmış ve sonrasında elde edilen çıktı değerleri centroid yöntemine göre durulaştırılarak matematiksel ifadelere dönüştürülmüştür. Parametreler arasındaki değişkenliklerin yüzey pürüzlülüğüne ve talaş kaldırma miktarına etkisi gözlemlenmiştir. Elde edilen sonuçlarla talaş kaldırma oranı ve yüzey pürüzlülüğü ilişkisi Anova analizi ile incelenmiştir. Buna göre talaş derinliğinin % 39.47, ilerlemenin %24.73, kesme stratejisinin %17.21 ve kesme hızının % 4.76 oranlarında etkisi olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışmanın deney bulgularına göre en iyi ortalama pürüzlülük değeri 14 nolu deneyde 2.76 µm olarak ölçülmüştür. Varyans analizinin çıktı verilerine göre ideal yüzey pürüzlülüğüne 1250 dev/dak kesme hızında, 1.45 mm/dak ilerleme hızında, 1.25 mm talaş derinliğinde ve zig kesme stratejisinde ulaşılabileceği bulunmuştur. Bunun sonucunda optimum yüzey pürüzlülüğünün kesme derinliğine ve ilerleme miktarına bağlı değiştiği, ilerleme miktarı ve kesme derinliğinin yüzey pürüzlülüğüne ençok etki eden parametreler olduğu belirlenmiştir.Öğe Mobility of the middle income class to low income and high income the case of Türkiye: (2018-2021)(Tarsus Üniversitesi, 2024) Ok, Yemliha; Beyaz Sipahi, Fatma BanuBu çalışma, Türkiye'deki orta gelir grubu içindeki hareketliliği inceleyerek literatüre katkı sağlamaktadır. Bu anlamda, çalışmanın amacı, Türkiye'deki orta gelir sınıfının profilini sunmak ve orta gelir grubu hareketliliğinin gelir dağılımı ve gelir eşitsizliği üzerindeki etkisini göstermektir. Orta gelir grubu düşük gelir grubuna ve yüksek gelir grubuna geçiş üzerindeki sosyo-ekonomik ve demografik faktörlerin etkilerini probit modeli kullanarak belirlemektir. Orta sınıf, göreceli gelir ölçütü kullanılarak belirlenmiştir. Analizlerde kullanılan veriler, 2018-2021 döneminde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmalarından (GYKA) elde edilmiştir. Analizin sonunda, yaş, cinsiyet, eğitim seviyesi, medeni durum, çalışma durumu, maddi yetersizlik gibi konuların orta gelir grubunun düşük gelir grubuna veya yüksek gelir grubuna geçişini farklı şekillerde etkilediğini göstermektedir. Hane üyelerinin genç olması, hane üyelerinin yüksek eğitim düzeyine sahip olması olması, orta gelir sınıfından düşük gelir grubuna geçiş olasılığını olumsuz etkiler. Aksine, bu faktörler yüksek gelir grubuna geçişi olumlu yönde etkilemektedir. Yaş ve cinsiyetin ekonomik geçişler üzerinde karmaşık etkileri mevcuttur.Öğe Bankacılıkta dijitalleşme süreci ve enflasyona etkisinin makine öğrenmesi yöntemi ile tespiti: Türkiye örneği(Tarsus Üniversitesi, 2024) Akboz Caner, Ayşe; Ergin Ünal, Ayşe; NAS, SERKANDijital teknolojilerin bankacılıkta kullanımı ile sektörde yeni bir model oluşmuştur. Finansal sektörün önemli bir üyesi olan bankacılık sektörünün dijital dönüşümü yalnızca kendi içerisinde değil, ekonomik olarakta incelenmesi gereken bir konudur. Dijitalleşmenin hızla yayılması ve etkisi göz önünde bulundurulduğunda söz konusu etkinin bankacılık sektörü ile beraber makroekonomik boyutunun da değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu çalışma, bankacılık sektöründe dijitalleşmenin enflasyon üzerindeki etkisini anlamak için makine öğrenmesi yöntemleri kullanarak tahmine dayalı bir model geliştirmektedir. Çevrimiçi bankacılık hizmetleri ve dijital ödeme yöntemleri gibi dijitalleşmenin çeşitli boyutlarını ele alarak hazırlanan çalışma, bu boyutların enflasyon üzerindeki etkilerini araştırmaktadır. Büyük veri setlerinde başarı sonuçlar elde eden makine öğrenimi yöntemleri, bu etkiyi ölçmek için bir araç olarak kullanılacaktır. Analiz sonucuna göre enflasyonu en doğru tahmin eden algoritma gradyan artırma iken; mobil bankacılık kullanımı enflasyonu en çok etkileyen öznitelik olarak bulunmuştur.Öğe Sefalometrik radyografilerden makine öğrenmesi yöntemleri kullanarak büyüme evresi tespiti(Tarsus Üniversitesi, 2025) Türkoğlu, Fazilet; Yücelbaş, ŞuleBüyüme ve gelişme evreleri sefalometrik radyografi görüntüleri üzerinde tanımlanan servikal vertebra aşamaları ile belirlenebilmektedir. Geleneksel olarak Servikal Vertebra Maturasyon (SVM) evresinin doğru bir şekilde tespit edilmesi, zaman alıcı olabilmekte ve aynı zamanda da uzmanlık gerektirmektedir. Günümüzde yapay zekâ sistemleri, çeşitli algoritmalar kullanarak birçok alanda tahmin ve sınıflandırma gibi farklı görevleri yerine getirebilme kabiliyetine sahiptir. Bu sistemler yüksek doğrulukla teşhis yapabilmekte ve bu şekilde uzmanların işlerini kolaylaştırmakta aynı zamanda hata oranını da en aza indirmektedir. Bu amaçla bu tez çalışmasında sefalometrik radyografilerde gözlemlenen servikal vertebraların analizinin yapılmasıyla birlikte makine öğrenmesi algoritmaları kullanılarak SVM evresinin tespiti hedeflenmiştir. Çalışma kapsamında kullanılan veri seti Selçuk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı'na başvuran hastaların kayıtlarından elde edilmiştir. Bu kayıtlar kullanılarak oluşturulan veri kümesi, SVM'nin 3 farklı evresine ait toplamda 7-17 yaş aralığında 120 hastadan alınan sefalometrik radyografilerden oluşmaktadır. Çalışmada kullanılan veri setini oluşturmak için evreleri belirlemede önemli olan noktalar uzman diş hekimi tarafından önerilmiş ve bireylerin sefalometrik radyografileri üzerinden 18 adet özellik otomatik olarak tespit edilmiştir (toplamda 120*18 örnek). İlk aşamada, belirlenen 18 özellikli veri seti kullanılıp 5 kat çapraz doğrulama yapılarak, 7 farklı makine öğrenmesi algoritmasıyla sınıflama işlemleri gerçekleştirilmiştir. Bu sınıflandırma sonucunda en iyi doğruluk oranı %82.5 olarak elde edilmiştir. Daha sonra veri setinden 30 adet örnek ayrılarak geriye kalan örnekler Varyasyonel Otomatik Kodlayıcı (VAE) yöntemiyle çoğaltılmıştır. Bu veriler üzerinde sayısal veri standardizasyonu gerçekleştirilmiş ve sonrasında Lasso yöntemi kullanılarak 7 adet etkin özellik belirlenmiştir. Yeni veri seti için de aynı çapraz doğrulama tekniği uygulanmış ve algoritmaların eğitim parametreleri kaydedilmiştir. Elde edilen modellere daha önce ayrılan test veri seti sunulmuş ve nihai performans parametreleri not edilmiştir. Sonuç olarak XGBoost algoritmasıyla tüm metriklerde en iyi sonuçlar elde edilmiş ve %90 doğruluk oranına ulaşılmıştır. Böylece literatüre hem özgün hem de başarılı bir bakış açısı kazandırılmıştır.Öğe Türkiye'deki kara sınır kapılarının veri zarflama analizi yöntemi ile etkinliklerinin ölçümü(Tarsus Üniversitesi, 2024) Kamış, Abdullah; Cingöz, KısmetTürkiye'nin jeopolitik konumu itibarıyla Avrupa, Asya ve Ortadoğu ekseninde mal akışının hızlı ve güvenilir şekilde sağlanması için sınır kapılarının verimliliği incelemek önemli hale gelmiştir. Bu çalışmada parametrik olmayan veri zarflama analizi yöntemi kullanılmıştır. Günümüzde her türlü mal ve hizmet üretiminin faaliyetleri incelendiğinde tek girdi kullanarak ve tek çıktı elde edilecek şekilde bir üretim anlayışı görülmemektedir. Mal ve hizmet üretiminde çoklu girdi ve çoklu çıktı ile bir üretim anlayışı mevcut olup, karar verme birimlerinin (KVB) etkinliğini ölçen en uygun yöntemlerden biri veri zarflama analizidir (VZA). VZA farklı birimlerde olan girdileri ve çıktıları ayrı ayrı ağırlıklandırmak ve aynı formülde yer vermek suretiyle hesaplama yapan bir analiz yöntemidir. Analiz sonucunda KVB'lere 0 ile 1 arasında (veya 0-100) değerler vererek etkinlik skorları elde edilir. Bu çalışmanın amacı Türkiye'de bulunan kara sınır kapılarının etkinliğini ölçmektir. Bu doğrultuda sınır kapılarının etkinliği VZA analizi modellerinden VZA-CCR ve VZA-BBC modelleri kullanılarak analiz edilmiştir. VZA-CCR analizi sonucunda 18 sınır kapısından Kapıkule, Sarp ve Habur kara sınır kapıları tam etkin kara sınır kapıları olmuştur. Etkin olmayan diğer 15 sınır kapısı Hamzabeyli, İpsala, Karkamış, Çobanbey, Cilvegözü, Dilucu, Öncüpınar, Aktaş, Kapıköy, Esendere, Gürbulak, Zeytindalı, Türkgözü ve Ceylanpınar kara sınır kapılarıdır. Etkin olmayan sınır kapıları içerisinde çıktı değişkenlerinden sırasıyla küçük taşıtlar, yolcu sayıları ve büyük taşıtlar çıktıları etkin değildir. VZA-BCC yöntemi ile elde edilen sonuçlara göre tam etkin kara sınır kapıları Aktaş Sınır Kapısı, Çobanbey sınır kapısı, Habur Sınır Kapısı, Dilucu Sınır Kapısı, Sarp Sınır Kapısı, Kapıkule Sınır Kapısı, Cilvegözü Sınır Kapısı ve Akçakale Sınır Kapısı olmuştur. Bu modelde diğer 10 sınır kapısı etkin olmayan sınır kapıları sonucuna ulaşılmıştır. Etkin olmayan sınır kapıları içerisinde çıktı değişkenlerinden sırasıyla büyük taşıtlar, küçük taşıtlar ve yolcu sayıları çıktıları etkin değildir.Öğe Düşük yoğunluklu polietilen geri dönüşüm proseslerine yalın üretim tekniklerinin uygulanması: Değer akış haritalandırma yaklaşımı(Tarsus Üniversitesi, 2024) Temiz, Emre Can; Yontar, EmelGünümüz rekabet koşulları, işletmelerin varlıklarını sürdürebilmeleri için müşteri odaklı olmak zorundadır. Rekabet koşulları, yenilik, değişiklik ve sürekli geliştirmeye açık olmakla birlikte dinamik olmayı gerektirmektedir. Bu doğrultuda, işletmeler rekabet koşullarına ayak uyduracak üretim sistemlerine göre üretimi şekillendirmeye çalışmaktadır. Bu amaçları karşılayan yalın üretim sistemleri, üretime katkı sağlayan sürekli iyileştirmeyi hedef alan değer odaklı bir sistemdir. Bu çalışmanın amacı, yalın üretim kapsamında yer alan değer akış haritalama kavramını araştırmak ve değer akış haritalama uygulamasını düşük yoğunluklu polietilen geri dönüşüm proseslerine uygulayarak sonuçları değerlendirmektir. Bu veriler sonucunda işletmenin mevcut durumu ardından planlanan iyileştirme çalışmalarının sonucuna göre gelecek durum haritasının çizilmesi ve iki harita arasındaki farkın analiz edilmesiyle gerekli iyileştirmelerin yalın üretim teknikleriyle yapılması amaçlanmaktadır. Bu çalışmanın uygulama bölümünde, siparişlerini zamanında hazırlamakta güçlük çeken, üretim hatalarının fazla olması ve üretim hat verimliliğinin düşük olması gibi sorunları bulunan bir işletmede, yalın üretime geçiş yolunda israf kaynaklarının tespit edilmesini sağlayan değer akış haritalama yönteminden yararlanarak israfları göz önüne çıkararak oluşan israfları yalın üretim teknikleri ile sorunun nerede olduğunu tespit etmek ve iyileştirme için olası çözümlerin bulunması hedeflenmektedir. Buna göre granül hammaddesi üretimi yapan plastik sektöründe mevcut değer akış haritalama çalışması yapılmıştır. Hammadde iş gücü ve enerji ile girdileri yapılan ürünün, çıktısına kadar olan süreçte Ön Hazırlık Hattı, Granül Ekstrüzyon Hattı, Film Ekstrüzyon Hattı ve Film Kesim Makinesi faaliyetleri bulunmaktadır. Haftada 6 iş günü, 3 vardiya, her vardiyada 8 saat çalışılmaktadır. Günlük net çalışma süresi 22,5 saat olan firmanın haftalık üretim miktarı ise 33.750 kg olarak gözlemlenmektedir. Bu temel bilgiler ışığında gelecek durum haritası ile senaryolar geliştirilip iyileştirmeler belirlenmektedir. Sunulan bu çalışma ile düşük yoğunluklu polietilen geri dönüşüm proseslerinde olası hataların önüne geçilmesi ve rekabet koşullarının sağlanması için gerekli çözümlerin sunulmasına katkı sağlar.Öğe Muhasebe büro çalışanlarının informal öğrenmelerine etki eden faktörlerin çalışma performansı üzerine etkileri: Mersin ili örneği(Tarsus Üniversitesi, 2024) Kızılyamaç, Merve; Kırıtoğlu, Cenkİnformal öğrenme süreci formal ile non formal öğrenme ile beraber ya da bunların dışında gerçekleşen bir öğrenmedir. Bu öğrenme iş, aile ve boş zamanlarımızda gerçekleşen genellikle bilinçli olarak yapılan ve yapılandırılmamış bir süreci içerir. İşyerlerinde gerçekleşen öğrenmede ise, kuruluşlar formal, non formal ve informal öğrenmenin üçünü de kullanmaktadır. Bu nicel anket çalışmasının amacı muhasebe mesleğinde informal öğrenme ortamının; Mersin ilinde TÜRMOB'a bağlı muhasebe çalışanlarının bireysel ve örgütsel bağlamda çalışma performansı üzerindeki etkisini araştırmaktır. Örgütsel destek teorisi, informal işyeri öğrenimini araştırmak için kullanılan dört boyutu içermektedir: yönetim desteği, meslektaş desteği, destekleyici örgüt kültürü ve iş kaynaklarına erişimdir. Bu boyutlar, muhasebe bürosunda çalışanların performansları üzerindeki etkileri incelemek için informal öğrenme tarafından kullanılmaktadır. Mersin ilinde muhasebe bürosunda 371 çalışanın katıldığı anketten elde edilen veriler korelasyon ve çoklu regresyon analizi yapılmış olup; demografik bilgilere göre ankete verilen cevapların ve anket boyutlarının arasında farklılık olup olmadığına bakılmıştır (Independent Sample t-test, One way ANOVA vb.). Çalışmada Temel Bileşenler Temelli Regresyon ve korelasyon analizinde informal öğrenmenin performans üzerindeki etkisiyle pozitif ilişkili olan informal öğrenme boyutları yönetimin desteği, meslektaş desteği ve iş kaynaklarına erişim olduğu görülmüştür. Analiz sonuçlarına göre, öğrenmenin dört boyutu ile cinsiyet, yaş, eğitim, şuan ki muhasebe bürosu deneyimi , toplam deneyim ve mesleki çalışma durumunun performans üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğu gözlemlenmiştir. Bu tez çalışması, muhasebe mesleğinde faaliyet gösteren meslek mensuplarının öğrenme eğilimlerini etkileyen faktörleri ortaya koyarak muhasebe uygulamalarının geliştirilmesine katkı sağlamaktadır. Bu çalışmanın, değişen koşullara uyum sağlayan meslek mensuplarını etkileyen öğrenme fırsatları konusunda literatüre katkı sağlayacağı öngörülmektedir. Türkiye'de bu alanda yapılan çalışmaların yetersizliği, muhasebe mesleğine literatürde önemli bir katkı sunarken, informal öğrenmenin muhasebe mesleği üzerindeki etkisinin anlaşılmasına da temel oluşturacaktır. Bu sayede, meslek mensupları informal öğrenmenin performanslarına nasıl etki ettiğini daha iyi görebileceklerdir.Öğe Küresel tedarik zincirlerindeki bozulmalara yönelik makro ekonometrik bir yaklaşım: Covid-19 pandemisinden kanıtlar(Tarsus Üniversitesi, 2024) Balkar, Oğuz Emre; İnce, MehmetUluslararası ticaret sistemlerinin etkin bir şekilde işlemesi için küresel tedarik zincirlerinde bozulmaların olmaması gerekmektedir. Tarih boyunca, salgınlar, doğal afetler, ekonomik krizler gibi şokların, bu tedarik zincirlerinde çeşitli bozulmalara neden olduğu görülmektedir. Yeni Nesil Koronavirüs 2019 (Covid-19) pandemisi de bu şoklardan biri olarak öne çıkmaktadır. Bu çalışma, Covid-19 pandemisinin küresel tedarik zincirlerinde yaratmış olduğu bozulmaların belirlenmesi ve makro ekonometrik yöntemlerle incelenmesi amacıyla yapılmıştır. İlgili amaç doğrultusunda, alan yazınına katkı sağlayacak bir kavramsal çerçeve oluşturulmuştur. Ardından, kapsamlı bir literatür taraması gerçekleştirilerek, Covid-19 pandemisinin küresel tedarik zincirlerinde neden olduğu bozulmalar tespit edilmiştir. Belirtilenlere ek olarak, güncel küresel tedarik zincirleri açısından önemli olan finansal göstergeler (Ishares MSCI Tüm Dünya Ülkeleri Endeksi (ACWI), Baltık Kuru Yük Endeksi (BDI), Alman Birleşik Borsa Endeksi (DAX), Dow Jones Borsası Endüstri Endeksi (DJI), S&P Goldman Sachs Emtia Endeksi (GSCI), Hang Seng Borsa Endeksi (HSI) ve MSCI Dünya Endeksi (MSCI)) belirlenmiştir. Bu bağlamda, 5 Ocak 2020 ile 7 Mayıs 2023 tarihleri arasındaki bir dönem için Covid-19 hastalığı yeni vaka sayıları (COVI), Covid-19 hastalığı kaynaklı yeni ölüm sayıları (COVD) ve seçilmiş finansal göstergelere ilişkin 172 haftalık veri, güvenilir ikincil veri kaynaklarından elde edilmiştir. Araştırmanın veri seti ve oluşturulan ekonometrik modeller, klasik zaman serileri analizleriyle ve Fourier yaklaşımlarıyla genişletilmiş zaman serileri yöntemleriyle incelenmiştir. Belirtilen dönem içerisinde, Covid-19 hastalığı yeni vaka sayılarındaki değişimlerin, HSI'yı olumsuz yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Ancak COVI'nın, diğer tüm değişkenleri olumlu yönde etkilediği keşfedilmiştir. Aynı zaman periyodunda, Covid-19 hastalığı kaynaklı yeni ölüm sayılarındaki değişimlerin, GSCI'yı negatif yönde etkilediği tespit edilmiştir. Bununla beraber COVD'nin diğer tüm değişkenleri pozitif yönde etkilediği bulgusuna erişilmiştir. Erişilen bu bulgular yorumlanarak, araştırmacılar ve uygulayıcılara çeşitli önerilerde bulunulmuştur.Öğe Kurumsal iş zekâsı uygulamalarının etkisi ve finans sektöründe bir uygulama(Tarsus Üniversitesi, 2024) Altaş, Hilal; Akcan Yetgin, Serapİş zekâsı, işletmelerin büyük miktarda veriyi etkin bir şekilde analiz ederek anlamlı bilgilere dönüştürmesini sağlayarak, rekabet avantajı elde etmelerine olanak tanıyan süreç ve yöntemlerdir. Bu bağlamda, iş zekâsının sadece veri yönetimi ve karar alma süreçlerini iyileştirmekle kalmayıp aynı zamanda stratejik yönetimde de kritik bir rol oynadığı ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmanın temel amacı, iş zekâsı çözümlerinin finans kuruluşlarındaki geçiş sürecini detaylandırarak raporlama süreçlerindeki verimliliği artırmak ve karar alma süreçlerini optimize etmektir. Çalışmada, XY finans kuruluşunda çeklerin durumunun raporlandığı Çek Raporu ele alınmıştır. Çalışma kapsamında XY finans kuruluşunda iş zekâsına geçiş sürecinde Çek Raporu; ilk aşamada raporların manuel olarak hazırlanması, ikinci aşamada PL/SQL ile hazırlanması ve son aşamada da iş zekâsı çözümü ile hazırlanması durumları incelenmiş ve çıktıları karşılaştırılmıştır. Çalışmada iş zekâsı araçlarından SAP Business Object kullanılmıştır. Sonuç olarak; iş zekâsı kullanımı ile raporlara hızlı ve doğrudan erişim imkânı, veri güvenliliği, kişi bağımlılığından kurtulma, kurum içi bilgi paylaşımında etkinlik sağlandığı görülmüştür. Ayrıca, veri kalitesinde artış ve raporlama sürecinde de verimliğin arttığı sonuçları elde edilmiştir.Öğe Adli ve İdari Yargı Kararları Çerçevesinde Denetim Görevinin İhmali Suçu(Tarsus Üniversitesi, 2024) Gök, Sevimsu; Alıcı, Orhan Veli5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 251'inci maddesinde düzenleme alanı bulan "Denetim Görevinin İhmali" suçu, düzenlendiği bölüm itibariyle anılan Kanun'un özel hükümleri düzenleyen ikinci kitabının dördüncü kısmında, "Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler", yine bu bölümün birinci kısmında "Kamu İdaresinin Güvenirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar" başlığı altında ayrıntılı bir şekilde hüküm altına alınmıştır. Birinci fıkra kapsamında denetim sorumluluğu bulunan kamu görevlisi zimmet veya irtikap suçlarının işlendiğini bilmektedir ve kasten denetim görevini yerine getirmekten imtina ederek zimmet veya irtikap suçlarının işlenmesine göz yummaktadır. Buna karşılık ikinci fıkra kapsamında, zimmet veya irtikap suçu denetim görevini yerine getirmesi gereken kamu görevlisinin sırf bu görevini ihmal etmesiyle işleniyorsa, yine kamu görevlisinin kasten hareketi nedeniyle sorumluluğu olduğu kabul edilmekle birlikte, zimmet veya irtikap suçunun işlendiğinin bilinmesi hususunda bir ayrılık bulunmaktadır. Yine, suç olarak düzenleme alanı bulan söz konusu eylemin kamu görevlisi tarafından işlenebildiği hususu göz önünde bulundurulduğunda, bu eylemin Disiplin Hukuku bağlamında da sonuçları olabileceği akla gelmelidir. Her ne kadar denetim görevinin ihmali suçuna karşılık Türk Ceza Kanunu ile bir yaptırım öngörülmüş ise de, bu eylemin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 7'nci bölümü içerisindeki "Disiplin" başlığı altında yer alan ve yine 125'inci madde içerisinde "Disiplin Cezalarının Çeşitleri ile Ceza Uygulanacak Fiil ve Haller" başlığı altında sayılan disiplin cezalarından hangisinin kapsamına girdiği hususunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır.Öğe Hibrit üretim teknolojileri ve endüstriyel uygulamalardaki geleceği(Tarsus Üniversitesi, 2024) Çerçer, Büşra; Öcalır, ŞerefHibrit imalat, geleneksel üretim yöntemlerini dijital teknolojilerle birleştiren ve bu sayede daha esnek, verimli ve özelleştirilebilir üretim süreçlerini mümkün kılan bir yaklaşımı ifade eder. Yapay zekâ, bilgisayar sistemlerine, insana benzer zekaya sahip olma yeteneği kazandırmayı amaçlayan bir bilim dalıdır. Yapay zekâ, öğrenme, problem çözme, dil anlama ve karar verme gibi insan benzeri yetenekleri simüle etmeye odaklanır. Veri analitiği, büyük veri setlerinden anlam çıkarmak ve bu anlayışı iş stratejilerini geliştirmek için kullanmak amacıyla istatistiksel ve matematiksel yöntemleri kullanan bir disiplindir. Bu tez, hibrit üretim teknolojilerinin endüstriyel uygulamalardaki rolünü ve evrimini inceleyerek, özellikle yapay zekâ ve veri analitiğinin bu hibrit üretim süreçlerindeki etkisini ele almaktadır. Tez, hibrit üretim teknolojilerinin tanımını sunarak, mevcut endüstriyel uygulamalardaki kullanım durumlarını analiz etmektedir. Yapay zekâ ve veri analitiği kavramlarını temelde açıklar ve bu teknolojilerin hibrit üretim süreçlerinde nasıl entegre edilebileceği tartışılmaktadır. Ayrıca, literatür taramasıyla, yapay zekâ ve veri analitiğinin, üretim süreçlerindeki verimliliği, tahmin yeteneklerini ve karar alma süreçlerini nasıl optimize ettiğini inceleyerek, endüstriyel uygulamalardaki gelecekteki potansiyelini değerlendirmektedir. Bu bağlamda, tez, hibrit üretim teknolojilerinin evrimini anlamak ve bu teknolojilerin gelecekteki endüstriyel uygulamalarda nasıl şekillenebileceğine dair öngörülerde bulunmaktadır.Öğe Teknik analiz göstergeleri ile performans analizi: BIST 30 üzerine bir uygulama(Tarsus Üniversitesi, 2024) Delioğlu, Mehtap; Eyüboğlu, KemalBorsalar, sermayenin tabana yayılması, ülkenin önemli şirketlerine ortak olabilme ve tasarruf sahiplerine birikimlerini değerlendirerek getiri sağlama imkânı sunan organize piyasalardır. Ne var ki bu organize piyasalarda etkin piyasalar hipotezi her zaman geçerli değildir, hipotezde savunulan tüm haber ve bilgi akışlarına tüm tasarruf sahiplerinin aynı anda sahip olabilmesi mümkün olmamaktadır. Benzer şekilde her yatırımcının eşit derecede ekonomi ve şirket bilgilerini yorumlama becerisine sahip olması da beklenmemektedir. Bu durumda tasarruf sahibinin yatırım kararı alabilmesi için önsezi ve mantıktan fazlasına ihtiyaç duyulmuştur. Literatürde ilk örneklerinin 18. yüzyılda (yy.) görüldüğü teknik analiz bu ihtiyacı karşılamak için doğmuştur. Teknik analiz, en sade ifadesiyle geçmiş fiyat ve hacim gibi verilerin grafiklere aktarılarak gelecekteki fiyatların tahmin edilmesidir. Yatırımcı, teknik analiz kullanarak yatırımının zamanına ve vadesine karar verebilmektedir. Buna rağmen yatırımcı teknik analizi uygulamak, göstergelerin verdiği sinyalleri yorumlayabilmek ve buna uygun kararlar alabilmek için bilgi birikimi, deneyim ve disipline ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle bu çalışmada teknik analiz kavramı açıklanarak, günümüz finans piyasalarında piyasa katılımcıları tarafından en sık başvurulan göstergelerden Hareketli Ortalamalar Yakınsama ve Uzaksaması (Moving Average Convergence Divergence – MACD) ile Göreceli Güç Endeksi (Relative Strength Index – RSI) ve literatüre katkı sağlamak amacıyla Hareketli Zarar Kesme (Moving Stoploss – MOST) kullanılarak Borsa İstanbul (BIST) içinde bir uygulaması yapılmıştır. Göstergelerin uygulanması, yorumlanması ve performansı hakkında bilgi verilerek gelecekte bu göstergeleri kullanacak olan yatırımcılara bir temel oluşturması amacıyla hazırlanan çalışmada 01.01.2010 – 31.12.2022 tarihleri arasında BIST 30 endeksi içinde daimi olarak yer alan 18 hisse senedi seçilmiştir. Göstergelerin sağladığı AL-SAT sinyalleri takip edilerek işlem yapıldığında elde edilen getiri performansları, AL-TUT yönteminin sağladığı hisse senedi getirileri performansıyla karşılaştırılmıştır. Seçili hisse senetleri yıllık ve tüm dönemi kapsayacak şekilde analiz edilmiştir. AL-TUT yöntemi en yüksek getiri oranını sağlarken, MACD performansı piyasa getirisini yakınsamış, RSI ve MOST'un performansları ise piyasa getirisinin gerisinde kalmışlardır.Öğe Dış ticaretin kolaylaştırılması: Türkiye-OECD üzerine bir inceleme(Tarsus Üniversitesi, 2024) Peksoy, Erkan; Kaplan, FatihUluslararsı ticaret, farklı coğrafyalardan kişi ve kurumları etkilemesi nedeniyle karmaşık ve zor bir süreçtir. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), Dünya Gümrük Örgütü (DGÖ) ve Birleşmiş Milletler (BM) gibi uluslarası kurum ve kuruluşlar mevzuatsal düzenlemeler, teknolojik alt yapı çalışmaları, ortak taşıma programları, teminatlar ve güvenceler konusunda çalışmalar yaparak dış ticaretin kolaylaştırmasını katkı sunmaktadır. Bu çalışmanın amacı ülkelerin dış ticareti kolaylaştırmasına yönelik çalışmaları dikkate alarak Türkiye'nin OECD ülkeleri arasındaki konumu VZA yöntemi ile incelemektir. Bu amaç doğrultusunda Gümrük İşlemleri Performans Endeksi ve İş Yapma Kolaylığı Endeksi olmak üzere iki adet çıktı belirlenmiştir. GSYH, Doğrudan Yabancı Yatırımlar/Net girişler, Ticari Açıklık, Siyasi İstikrar ve Şiddetin/Terörün Yokluğu olmak üzere dört adet de girdi değişkeni belirlenmiştir. Çıktı yönelimli Charnes, Cooper, Rhodes (CCR) tarafından geliştirilen CCR ve Banker, Charnes, Cooper (BCC) tarafından geliştirilen BCC modelinin birlikte incelendiği çalışmada Türkiye'ye İsrail, Güney Kore, Lüksemburg ve Yeni Zelanda referans olmuştur. Yapılan analiz sonucunda, Türkiye'nin Gümrük İşlemleri Performansı ve İş Yapma Kolaylığı alanlarında düzenlemeler yapması halinde etkin bir yapıya kavuşacağı değerlendirilmektedir.Öğe Tek ve çift taraflı sürtünme karıştırma kaynaklı alüminyum alaşımı birleştirmelerin mekanik ve mikroyapı özelliklerinin kıyaslanması(Tarsus Üniversitesi, 2024) İlhan, Asım; Öcalır, ŞerefBu çalışmada AA 5083-H111 ve AA 6082-T651 alüminyum alaşımı levhalar sürtünme karıştırma kaynak (SKK) ve çift taraflı sürtünme karıştırma kaynak (ÇT-SKK) yöntemiyle farklı devir ve ilerleme hızında birleştirilmiştir. Farklı parametrelerde birleştirilen levhalara çekme deneyi, eğme deneyi, mikrosertlik ölçümleri, metalografik incelemeler yapılarak bulgular karşılaştırılmıştır. Çalışılan parametrelerin bir kısmında birleştirmelerin yüzeyinde takım kaynaklı deformasyonlar belirgin olarak görülmüştür ve bunun birleştirmelerin mukavemetini azalttığı sonucuna varılmıştır. SKK'li birleştirmelerde çekme mukavemeti 208,17-239,55 MPa arasındaki değerlerde olduğu tespit edilmiştir. ÇT-SKK'li birleştirmelerde ise çekme mukavemeti 194,11-204,91 MPa arasındaki değerlerde olduğu tespit edilmiştir. Eğme deneyi sonuçları SKK'li bağlantılarda kaynak yüzeyi ve kaynak kökünde hasar oluştuğunu fakat ÇT-SKK bağlantılarında hasar oluşmadığını göstermiştir. Işık mikroskobu incelemelerinde, kaynaklı birleştirmelerde kaynak merkezinde soğan halkası şeklinde kayma bantları belirgin bir şekilde görülmüştür. Kaynaklı birleştirmelerde sertlik değerleri AA 5083 tarafında düşük değerlerde seyretmişken AA 6082 tarafına doğru yükselme eğilimi göstermiştir.Öğe Askeri araçlarda kullanılan motor ve şasi koruma bariyerlerinin topoloji metodu ile optimizasyonu üzerine örnek bir çalışma(Tarsus Üniversitesi, 2024) Gül, Emre Celal; Eşme, UğurBu tez, askeri araçlarda kullanılan motor ve şasi koruma bariyerlerinin topoloji optimizasyonu üzerine odaklanmaktadır. Farklı tasarım seçenekleri ve çarpışma analizleriyle elde edilen sonuçlar, topoloji metodolojisi kullanılarak bariyerlerin mekanik dayanıklılığı ile hafifliği arasında bir denge kurmayı amaçlamaktadır. Optimizasyon süreci, çeşitli tasarım parametrelerinin bariyerlerin performansına olan etkisini detaylı olarak değerlendirmiş ve bu çalışma, askeri araç koruma sistemlerinin tasarımında topoloji optimizasyonunun önemli faydalar sağlayabileceğini ortaya koymuştur. Tez, deneysel veriler ve simülasyon sonuçlarıyla desteklenmiş, pratik uygulama için tasarım yönergeleri sunmuş ve savunma endüstrisi için yeni ve iyileştirilmiş koruma sistemleri geliştirme potansiyelini vurgulamıştır.Öğe Tüketicilerin sürdürülebilir ürün satın alma davranışlarını etkileyen faktörlerin incelenmesi ve bir uygulama(Tarsus Üniversitesi, 2024) Özgen, İlkay; Çiçek, ErcanSürdürülebilirlik, gelecek nesillerin yaşam hakkını dikkate alarak üretmek ve tüketmek ile ilgili bir kavramdır. Günümüzde tüketicilerin, çevresel sürdürülebilirlik konusundaki farkındalıklarının artması, satın alma tercihlerini de etkilemiştir. Tüketicilerin satın alma tercihleri ve tüketim alışkanlıkları sürdürülebilir satın alma davranışını büyük ölçüde etkilemektedir. Bu doğrultuda yapılan çalışmada, tüketicilerdeki sürdürülebilir ürün satın alma davranışını kapsamlı bir model geliştirerek incelemek amaçlanmaktadır. Bu çalışma; tüketicilerin çevresel bilinç, çevresel duyarlılık, çevresel kaygı ve algılanan tüketici etkinliği gibi faktörlerin, tutum ve niyet aracılığı ile sürdürülebilir satın alma davranışlarına olan etkisini incelemektedir. Araştırmada kolayda örnekleme yöntemi tercih edilmiş ve çevrimiçi anket yardımı ile 404 kişilik örneklem büyüklüğüne ulaşılmıştır. Geliştirilen modelin değerlendirilmesi sürecinde, açıklayıcı ve doğrulayıcı faktör analizi yapılmış daha sonra modeldeki ilişkilerin etki düzeyinin belirlenmesi amacı ile yapısal eşitlik modeli analizinden yararlanılmıştır. Bu araştırmada, tüketicilerdeki çevre bilincinin, çevre duyarlılığının ve algılanan tüketici etkinliğinin, tüketicilerin sürdürülebilir ürünlere yönelik tutumları üzerinde istatiksel olarak anlamlı ve pozitif bir etkisi olup olmadığı incelenmiştir. Araştırmada, katılımcılardaki sürdürülebilir ürünlere yönelik tutumları ile çevre bilinci arasında ve sürdürülebilir ürün satın alma niyeti ile sürdürülebilir ürünlere yönelik tutumları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Sürdürülebilir ürün satın alma niyetinin ise sürdürülebilir ürün satın alma davranışı üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi vardır. Sürdürülebilir ürünlere yönelik olumlu tutumlar geliştirildiğinde, sürdürülebilirliğe yönelik değer algısına ve dolayısıyla tüketicilerdeki sürdürülebilir ürün satın alma davranışına olumlu etki edeceği sonucu çıkartılabilir. Sürdürülebilir ürünlere yönelik olumlu tutumların geliştirilmesi, tüketicilerin sürdürülebilir ürünlere ödeme yapma isteğini etkileyerek sürdürülebilir ürün satın alma niyetini daha fazla arttırabilir.Öğe 16. ve 17. yüzyıl Türk algısının Busbecq ve Rycaut Seyahatnameleri örneğinde incelenmesi(Tarsus Üniversitesi, 2024) Balcı, Mehmet; Yolcu, Tuğbaİnsanoğlu için değişik âlemleri keşfetmek, yeni yerler görmek ve bu gördüklerini betimleyerek deneyimlerini gelecek nesillere aktarmak dürtüsü ilk çağlardan beri süre gelen bir çeşit bir bilgi aktarma yöntemidir. İlk çağlarda mağara duvarları, ağaç kabukları vasıtasıyla aktarılmak istenen mesajlar, insanlığın gelişimi ile birlikte anlatıya, edebiyata daha sonraları ise basım yayın, medya, dijital teknolojilerin kullanımına evrilmiştir. Yeni yerler görmek ve bu gördüklerini kendi toplumlarına anlatmak niyetinde olan önemli kişiler her çağda yetişmiştir. Bu kişilerin amacı kimi zaman kendi toplumunun siyasi çıkarları iken kimi zaman ise farklı kültürleri tanımak, gözlem ve izlenim aracılığıyla kültürel etkileşim sağlamak amacı gütmüştür. Özellikle 16. yüzyılda matbaanın keşfi, Coğrafi keşifler, Rönesans, Reform hareketleri gibi gelişmelerin merkezi olan Avrupa ülkelerinde yaşayan bireyler daha çok yer görmek ve gördüklerini kendi toplumlarına aktarmak istemişlerdir. Bu düşünceler ekseninde şekillenen seyahatnameler o dönemde çoğunlukla, maceraperestlerin anlatıları veya daha gerçekçi amaçlarla kaleme alınan diplomat ve askeri personel raporları ya da gözlemlerinin etrafında gelişme göstermiştir. Başka toplumları kendi ifadeleri ile tanımlamak gücünü seyyaha ve toplumuna sunan seyahatnameler uzun dönem Avrupa'da en çok ilgi gören yazılı eserlerin başında gelmiştir. Busbecq "Türk Mektupları" ve Paul Rycaut'un "Osmanlı İmparatorluğu'nun Hâlihazırının Tarihi" isimli seyahatnameler, o dönem Türkler hakkında yapılan gözlemleri ve deneyimleri içermekte ve Avrupalı seyyahların Türk kültürü, toplumu ve tarihi hakkındaki algılarını yansıtmaktadır. Bu çalışma, 16. ve 17. yüzyıllarda Busbecq ve Rycaut tarafından kaleme alınan eserlerde Türk algısının yazarların eserlerine nasıl yansıdığını incelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaç ekseninde yapılan çalışmanın bulguları ise, birbirinden farklı iki seyyahın iki farklı yüzyılda yapmış olduğu gözlemlerinde Osmanlı tarihini; askeri, toplumsal, yönetim başlıkları altında nasıl değerlendirdiği Eleştirel Metin Analizi yöntemi ile incelenmiştir. İncelenen seyyahların eserlerinde iki farklı yüzyılda yaşanan gelişmelere göre farklı algılamaların olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak, dünya siyasetine yön verdiğimiz yüzyılda yapılan seyahatnamede bize karşı duyulan, hayranlık ve saygı olgularının yerini bir yüzyıl sonra şaşkınlık ve tenkit edici ifadelerin aldığı tespit edilmiştir.